Preloader

2017


Sektöründe farklı, özgün ve başarılı bir uygulama ortaya koyan kuruluşların hikâyelerini paylaştıkları Özgün İyi Yönetim Uygulamaları Forumu’nun (Inspiring Best Practices Forum- IBPF 2017) altıncısını 1 Nisan Cumartesi günü Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdik.


Ana sponsorluğunu Turkcell’in üstlendiği, yaklaşık 1000 kişinin  katılımıyla gerçekleşen etkinliğe, Adım İstanbul, Albaraka Türk Katılım Bankası A. Ş., Astay Gayrimenkul ve Yatırım A. Ş., Kastamonu Entegre Ağaç Sanayii A. Ş., Mental İK, Sunar Grup, Speed Medya, Tay Grup, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı sponsor ve Kuzey Haber Ajansı da hizmet sponsoru olarak destek verdiler.


BYV MÜTEVELLİ HEYETİ BAŞKANI BAHATTİN AYDIN: ÜLKE OLARAK BİLİNÇLİ VE DEĞERLERİNDEN TAVİZ VERMEDEN DAHA ÇOK ÇALIŞMALI, DAHA ÇOK ÜRETMELİYİZ.

Sunuculuğunu Ayşe Gülgün Sonuşen’in üstlendiği  IBPF 2017, Vakfımız Mütevelli Heyeti Başkanı Bahattin Aydın’ın açılış konuşmasıyla başladı. “Vakıf olarak, yönetim alanındaki özgün ve sürdürülebilir uygulamaların keşfedileceği; özel sektör, kamu sektörü, yerel yönetimler ve sivil toplum alanında faaliyet gösteren tüm örgütlerdeki başarılı yönetim uygulamalarını kapsayan “Özgün İyi Yönetim Uygulamaları Forumu”nda 6’ncı defa sizlerin karşısında yer almaktan gurur ve onur duyuyoruz.” diyerek sözlerine başlayan Aydın, bu senenin ana teması olan “Geleceğin Akıllı Teknolojileri ve bu teknolojilerde Milli Uygulamalar” başlığına değinerek konuşmasına devam etti. Dünya ekonomisinin sayısız bileşeninin bugün dijital ekonominin etkisi altında olduğuna dikkat çeken Bahattin Aydın, OECD ülkelerinin bu ivmeden faydalanmak için dijital ekonomiyi ulusal strateji planlarına almış durumda olduklarını söyledi. Avrupa ülkelerinin dijital dönüşüme ayırdıkları bütçeleri rakamlarla ifade eden Aydın, ülkemizde de bu payın gittikçe büyüdüğünün altını çizdi. Dijital ekonominin, ekonominin ana unsuru haline geleceği önünüzdeki döneme; tüm sektörler olarak hazırlıklı girmek için daha programlı, daha çevik ve daha global bir oyun kurgulanması gerektiğini ifade eden Vakıf Başkanımız Bahattin Aydın “Daha fazla üretmek için, daha fazla satmak için, daha fazla söz sahibi olabilmek için daha çok çalışmalıyız. Daha çok çalışmalıyız ama ülke olarak bilinçli ve değerlerinden taviz vermeden değer üreten bireyler olmalı, kurumlar ortaya çıkarmalıyız.” dedi.

Mütevelli Heyeti Başkanımızın ardından Boğaziçi Üniversitesi Rektörü  Prof. Dr. Mehmed Özkan’ı dinledik. Konuşması öncesinde üniversitenin tanıtım filmini izlediğimiz Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Özkan, üniversite sınavlarında ilk bin öğrencinin 700’ü tarafından tercih edilerek bir çekim merkezi olan Boğaziçi Üniversitesi’nin başarı sırlarına değindi. Bu sırları, kurulduğu günden bu yana akılcı, duyarlı, insani, ademi merkeziyetçi, çoğulcu, hür ve  ilkeli akademik duruşa sahip olunması, farklılıklardan değer üretmeyi başaran, problemleri bir sonraki aşama için basamak olarak gören, hatalarını kritik edebilen, öğrenciye değer veren bir anlayışın benimsenmesi olarak sıralayan Özkan, kendilerine düşen görevin bu güzide ortamı korumak ve daha iyiye taşımak olduğunun altını çizdi.

BÜ REKTÖRÜ PROF. DR. MEHMED ÖZKAN: İYİ YÖNETİME HER ZAMAN İHTİYAÇ VARDIR

“İyi yönetime her zaman ihtiyaç vardır. Ama en çok kriz dönemlerinde, savaş ve felaket anlarında iyi yönetimin hayati önemi anlaşılır. Ülkemizin son bir yıl içinde maruz kaldığı tehditler ve bunların devam eden riskleri değerlendirildiğinde, her kurumumuz için iyi yönetim bir model tercihi değil; bir zorunluluktur. Bazen zor da olsa her zamankinden daha çok cesaretle, akılcı ve vicdanlı yaklaşımlarla hamleler yapmak kurumlarımızı maruz kaldıkları tehditlerden uzaklaştırmak ve bulunduğu konumdan daha ileri daha iyi konumlara taşımak yöneticisinin aslî görevidir.” diyen Prof. Dr. Mehmed Özkan sözlerini şöyle sürdürdü: “Boğaziçi Üniversitesi olarak öncelikli misyonumuz benzer ve hatta daha üstün başarılara imza atacak nesillerin yetiştirilmesidir. Bunda yönetici olarak Rektöre düşen görevler olmakla birlikte, bu görevin başarıyla tamamlanmasında öğretim üyesi, öğrencisi, mezunuyla herkese, hepimize görevler düşmektedir. Bana göre, Boğaziçi Yöneticiler Vakfı’nın bu organizasyona ev sahipliği yapması da bu görev bilincinin güzel bir örneğidir.”

Rektör Prof. Dr. Mehmed Özkan’ın ardından onur konuşmasını yapmak üzere sözü Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Ali Çelik’e bıraktık.

BAKAN YARDIMCISI DOÇ. DR. HASAN ALİ ÇELİK: DÜNYANIN İLK 10 EKONOMİSİNİN ARASINDA YER ALABİLMEMİZ İÇİN KAMU VE ÖZEL SEKTÖRÜN KÜRESEL REKABETE TAM ANLAMIYLA HAZIR OLMASI ZORUNLUDUR.

Ülkemizin yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen bereketli bir ekonomi sürecine girdiğini kaydeden Doç. Dr. Hasan Ali Çelik, bunun sürekliliğinin sağlanması gereğine işaret etti. Türkiye’nin 2023 hedeflerinden biri olan dünyanın ilk on ekonomisi arasında yer alabilmesi için kamunun ve özel sektörün küresel rekabete tam anlamıyla hazır olmasını zorunlu kıldığını belirten Çelik, bu noktada Cumhurbaşkanımız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın seferberlik ilanına dikkat çekti.

DOÇ. DR. ÇELİK: TEKNOLOJİ POLİTİKALARININ KARARLARI KATILIMCI BİR ORTAMDA ALINMIŞTIR.

Ülkemizin teknoloji alanındaki stratejilerine de değinen Hasan Ali Çelik “Bugün Türkiye’nin teknoloji stratejilerine baktığımızda kurumlararası işbirliğine verilen önemi görebilirsiniz. Teknoloji politikaları kararları katılımcı bir ortamda alınmıştır. Bu da beraberinde ülkemizin ihtiyaçlarına odaklı gerçekçi ve uygulanabilir politikalar üretmemizi ve tüm paydaşların bu politikaları sahiplenmesini sağlamaktadır.” dedi.

Doç. Dr. Hasan Ali Çelik bu noktada yenilenen Ar-Ge reform paketine de şu sözlerle işaret etti: “Yenilenen Ar-Ge reform paketinin öznesinde esasında özel sektör yer almaktadır. Ar-ge ve yenilik faaliyetleriyle özel sektör odaklı olacak şekilde artırılarak elde edilecek çıktıların ticarileşme ve markalaşma süreçlerini hızlandırmasıyla katma değer artışı sağlanacaktır. Ar-ge yapan şirket sıralamasında daha fazla yer almak için bu konuya daha fazla eğilmemiz gerekiyor.” 4691 sayılı teknoloji geliştirme kanunu düzenlemeleri gereğince tematik, ihtisas teknoloji geliştirme bölgelerinin kurulmasının sağlandığını ifade eden Çelik, teknoloji ekosistemine büyük katkı sağlayacağını düşündükleri bu düzenlemelerin hem ar-ge personeli sayısının artmasına hem de nitelikli ve sonuç alıcı işleri yapmasına imkân sağlanacağını belirtti.

Bakan Yardımcısı Çelik, kamu eliyle yapılan nitelikli altyapı yatırımlarının özel sektör yatırımlarını anlamlı hale getireceğini, bunun bir taraftan üretim kapasitelerini artırırken diğer bir taraftan da verimlilik bazlı büyüme dinamiğine katkı sağlayacağını söyledi. Çelik, çeşitliliğin arttığı, rekabetin kızıştığı ve sınırların ortadan kalktığı günümüzde piyasa koşullarında sürdürülebilir üretimin temel dayanak noktasının hiç şüphesiz Ar-Ge ve yenileşim olduğunun altını çizdi. Çelik konuşmasında TOBB, TİM, TÜSİAD ve MÜSİAD gibi sanayimizin üst kuruluşlarının yer aldığı Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu’ndan da bahsetti.

GELECEĞİN AKILLI TEKNOLOJİLERİNİ ALANININ UZMANLARINDAN DİNLEDİK

Açılış konuşmalarının ardından ilham verecek özgün uygulamaların ortaya konması ve gündemde tutulması anlamında ülkemize önemli katkılar sunan IBPF 2017’nin oturumlarına geçildi. Geleceğin Akıllı Teknolojileri Oturumu’yla gün geçtikçe hayatımızı daha fazla biçimlendiren teknolojinin bizlere sunduğu vizyonu uzmanlarından dinleyip Geleceğin Akıllı Teknolojilerinde Milli Uygulamalar Oturumu’yla da ülkemize dünya ölçeğinde katma değer sağlayan yerli uygulamaları dinleme fırsatı bulduk.

Moderatörlüğünü Vakfımızın Kurucular Kurulu ve Mütevelli Heyeti Üyesi İhsan C. Elhan’ın üstlendiği Geleceğin Akıllı Teknolojileri Oturumu’nda sırasıyla GelecekHane Kurucusu Halil Aksu, Arçelik Üretim Teknolojileri Direktörü Mustafa Esenlik ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yülek konuşmacı oldular.

BYV KURUCULAR KURULU ÜYESİ İHSAN ELHAN: AKILLI TEKNOLOJİLERDEKİ GELİŞMELER EKONOMİDEN, HUKUK VE SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNE KADAR PEK ÇOK SAHAYI ETKİLEYECEK

Moderatör İhsan Elhan, oturumun başında yaptığı sunumda IBPF 2017’ye konu olan geleceğin akıllı teknolojilerinin bize temel olarak neleri hatırlattığına değindi. Yapay zekâ, makine öğrenmesi, nesnelerin interneti, robotik teknolojileri, sensörler, bigdata, veri analitiği, bulut bilgisayar gibi örneklerle bu teknolojilere işaret eden Elhan, şu sözleriyle programımızın amacına dikkat çekti: “Amacımız toplumu, ekonomiyi, endüstriyi, siyaseti etkileme, dönüştürme gücü ve potansiyeli olan bu teknolojileri tanımak, anlamak ve haklarında bir farkındalık oluşturmaktır.” Önümüzdeki 15-20 yıl nelerle karşılaşabileceğimize dair bir vizyon ortaya koyan Elhan, bu gelişmelerin ekonomi, hukuk ve sosyal güvenlik anlamında ne gibi ihtiyaçlar doğurabileceğine dikkatlerimizi çekti.

“Akıllı teknolojilerin şekillendireceği bir geleceğe doğru yol alırken, küreselleşmenin yıkıcı etkileri ve bunların ekonomik ve siyasi sonuçları ile yüzleşmemiz gerekiyor.” diyen Elhan, son olarak şöyle dedi: ”Amacımız bugün zihninizde sorular oluşturmak, bazı sorulara cevap vermek. Ama sizi geldiğinizden daha fazla soru ile geri göndermek, çünkü daha fazla zihnin tartışma sürecine dâhil olması lazım.”

Moderatör İhsan Elhan’ın giriş sunumunun ardından sırasıyla konuşmacılarımız söz aldılar.

GELECEKHANE KURUCUSU HALİL AKSU: KÖYÜN DELİSİ OLMAYA KARAR VERDİK

GelecekHane kurucusu Halil Aksu kendi tabiriyle “köyün delisi olmaya” karar verdiklerini ve 2013 yılı sonundan beri geleceği araştırdıklarını söyleyerek konuşmasına başladı. “Şirketlere kamuya, belediyelere ve STK’lara gelecek hikâyeleri anlatıyoruz. Gelecek acaba nasıl olur? İlginç bir soru; acaba biz hangi dönemdeyiz? En çok endüstri 4.0 kavramını duydunuz ama farklı açıklamalar yapanlar da var. Biz şu an post-modernist çağda mıyız, post-kapitalist çağda mıyız, endüstri 4.0 çağında mıyız, bilgi çağında mıyız? Hangi çağdayız?

HALİL AKSU: GELECEĞİ ÖNGÖRMEK İÇİN GEÇMİŞE BAKMAK GEREKİYOR

Biz genelde soru soran taraftayız. Cevap veren değil soru soran taraftayız. Elbette bizim de bazı cevaplarımız var. Ama geleceği öngörmek oldukça zor. Geleceği öngörebilmek için geçmişe bakmak gerekiyor.” diyen Aksu, ilgiyle takip edilen konuşmasında geçmişten bugüne nasıl evrildiğimiz, nasıl geliştiğimiz incelediğinde bir takım trendler yakaladığımıza vurgu yaptı. Halil Aksu her ne kadar konumuz akıllı teknolojiler olsa da bunların dışında biyoteknoloji, nanoteknoloji ve genetik alanında da hem ürkütücü hem de insanlığın yaşadığı pek çok sorunu çözebilecek büyük vaatler içeren gelişmelerin de yaşandığını belirtti.

Toplumsal değerleri hâlâ sağlam olan bir ülke olduğumuza işaret eden Halil Aksu, Batı’ya doğru gidildikçe diğer toplumların durumuna dair yorumlarda bulundu. “Biz toplumsal değerleri hâlâ sağlam olan bir toplumuz. Batı’ya doğru gittiğinizde bireyselleşen ve yalnızlaşan ve ihtiyaçlar piramidinden en tepeye doğru zalimce arkasına dönüp bakmaksızın koşan insan toplulukları var. Teknoloji dünyasının kahramanları ne kadar insanlığa hizmet ediyor? Bu soru bizim için çok büyük bir soru işaretidir. Multi milyarlardan bahsediyoruz ama vakıf kültüründen son derece yoksun toplumlardan bahsediyoruz aynı anda.”

HALİL AKSU: TEKNOLOJİ BİZİ İNSANLIĞIMIZDAN ÇIKARMAMALI

“Teknoloji bizi insanlığımızdan çıkarmamalıdır. Teknolojiyi insanlığın hizmetine sunabilmeliyiz.” diyen Aksu, Japonya Başbakanı Şinzo Abe’nin toplum vurgusuna da atıf yaptı. Buna göre ne kadar geleceği görmek istiyorsak bunun beş-on katı kadar geçmişe bakmamız gerekiyor.

“Rus Makroekonomist Nikolai Kondratiev’e göre sanayi devriminden bu yana 5 dalga gerçekleşmiştir ve buna göre biz şu anda dalga beşteyiz. Bu dalganın ikinci yarısının ortalarındayız. Bu dalga 20-25 yıl daha devam edecek.” sözleriyle içinde bulunduğumuz dönemi yorumlayan Aksu, önümüzdeki dönemde olabilecek gelişmelere değindi. Bu noktada “Uzun vadede değişiklikler ne olacak?” diye kendisine sorulduğunda çok uzun vadede hepimiz öleceğiz diyen John Maynerd Keynes’i hatırlatan Aksu, sunumunda tasavvufi öğelere de yer verdi.

Kurucusu olduğu Gelecekhane’nin geleceğe bakış açısını ekonomi ve politikadan insan ve topluma, enerji ve iklimden yaşam bilimleri, malzeme bilimleri, dijital teknolojilere kadar bunların nasıl geliştiğini, birbirleriyle olan etkileşimini ve acaba geleceğe doğru nasıl bir seyir izleyebilecekleri konuları üzerine çalıştıklarını ifade eden Aksu, öğrenci kardeşlerimiz için gelecek açısından önemli olan şeylere de şu sözlerle dikkat çekerek konuşmasını tamamladı:

HALİL AKSU: TÜKETTİĞİMİZDEN DAHA FAZLASINI ÜRETMELİYİZ.

“Uzun vadeli düşünmelisiniz, 20 yıl sonra ne önemli olacak? 20 yıl sonra çözeceğiniz problemin peşinden gidin. Önümüzdeki 20 yılda göreceğimiz değişim, geçtiğimiz 20 yıldan çok daha fazla ve hızlı olacak. Bir 10 yıl sonrası için hangi yetkinliklere ihtiyacınız olacak, hangi sorunlarla karşılaşacaksınız bunları sormalıyız. Biz, kendi çapımızda önemli bulduğumuz bir proje yürütüyoruz. Maker kültürü- kendin yapma kültürü- bu odadaki herkes okuma yazma dahi bilmese bile kodlamayı öğrenebilir ve uygulayabilir, üç boyutlu modellemeyi öğrenebilir ve bunu uygulayabilir. Tükettiğimizden fazlasını kadar üretmeliyiz. Yoksa hepimiz bağımlı, edilgen tüketiciler halini alırız.”

Halil Aksu’nun ardından Türkiye sanayisinin amiral gemisi olarak değerlendirilen Arçelik’in Üretim Teknolojileri Direktörü Mustafa Esenlik sözü aldı.

IBPF 2017’de kendisine söz verilene kadar bahsedilenlerin hayata geçirilmiş halini anlatacağını belirterek sunumuna başlayan Esenlik, Arçelik’in bu hızlı dijital dönüşüme nasıl baktığını ve kendisini nasıl hazırladığını katılımcılara aktardı.

ARÇELİK ÜRETİM TEKNOLOJİLERİ DİREKTÖRÜ MUSTAFA ESENLİK: TÜKETİCİNİN ÜRETİCİ HALİNE GELDİĞİ BİR DÖNEMDEYİZ.

Öncelikle, “Geleceğin tüketicisi nelerden etkilenecek, nasıl değişecek?” sorularının cevaplarına dair konuşan Mustafa Esenlik konuşmasında şunları kaydetti:

“Üreticinin tüketiciyle çok yakınlaştığı, tüketicinin üretici haline geldiği bir dönemdeyiz. Bu üretici ve tüketici arasındaki ayrımı da azaltmaya başladı. Çalışan profilleri de çok değişiyor. Y Kuşağı artık uzun vadeli kariyere odaklanıyor. Açık sosyal ağlar sayesinde teknoloji bağımlılığının etkisiyle çok farklı bir kültürde yetişen bir nesil var. Bu nesil artık sıkıcı işlerde çalışmak istemiyor ve bu da onları daha üretici işlere sevk ediyor. Ürünler de değişiyor. Küçük çipler sayesinde ürünler birbiriyle konuşuyor, ürünün üretim hattına girdiği noktadan yaşam çevrimine kadar izlenmesi, üretici tarafından takip edilmesi, onunla ilgili tüm bilgilere ulaşılması söz konusudur. Niş ürünler, yeni malzemeler, nanoteknoloji, biyomedikal ürünler, kaplama malzemeleri yeni ürünlerin tasarlanmasında çığır açıyorlar.”

“Artık ürünler para kazandırmayacak.” diyen Esenlik, bundan sonra ürünlerden değil servislerden para kazanmanın amaç olacağını, ürettikleri ödeme kaydedici cihazların da bunun başlangıcı olduğunu belirtti.

Üretimin tüketiciye en yakın noktada olacağının öngörüldüğünü, artık eğilimin aracı ve stok üretimi olmadan siparişe özel üretime doğru kaydığını söyleyen Mustafa Esenlik, dijital teknolojinin mesafeleri ortadan kaldırarak birçok tesisin ve yatırımın ortak kullanılabilmesini de mümkün hale getirdiğine dikkat çekti.

ESENLİK: DİJİTALLEŞMENİN ENDÜSTRİYE KATKISI MAKSİMUM VE OPERASYONEL VERİMLİLİK SAĞLAMAKTIR.

“Dijitalleşmenin endüstriye katkısı maksimum ve operasyonel verimlilik sağlamaktır. Ana amaç verimliliği artırmak.” diyen Arçelik Üretim Teknolojileri Direktörü Esenlik, konuşmasının bundan sonrasını Arçelik’te 2010 yılında başlayan dijitalleşme süreçlerini anlatmaya ayırdı.

MUSTAFA ESENLİK: ARÇELİK’TE MÜŞTERİ ODAKLI ÜRÜNLERE EĞİLİYORUZ

“En önem verdiğimiz konu, ürünlerin birbiriyle bağlantılı hale gelmesidir. IoT sistemi bunu temsil etmektedir. 2018 yılında Arçelik’in tüm ürünleri bu teknolojiyle üretilir hale gelecektir. Fabrikaları dijital hale getireceğiz. Gelişim üretim teknolojilerini içselleştirmemiz lazımdır. Müşteri odaklı ürünlere eğiliyoruz. Şu anda 500 civarında ürün, IoT teknolojisiyle birbiriyle haberleşmektedir. Bu bilgiler merkezde toplanıp analiz edilmekte ve nasıl daha da geliştirilebilir bunun araştırmaları yapılmaktadır.”

Mustafa Esenlik, Arçelik olarak yeni fikirlerin hayata geçirilebilmesi için yaptıkları çalışmalara da değindi. “Gençler için yeni jenerasyon ar-ge merkezi olan Arçelik Garage, yeni fikirlerin uygulayabilecekleri bir ortamdır. Yeni fikir getirenlerin bir gün içinde bunun prototipini yapıp ürün haline getirmesi ve üst yönetime sunmasını sağlayan ortam ile, bu sayede markaya değer kazandıracak onlarca yeni fikrin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.

Dijital dönüşüm, pilot projeleri hazır olan ve devam eden pek çok projesi olan Arçelik aynı zamanda genç mühendislerin tecrübe ve birikimini artırmak için Atölye 4.0’ı kurmuştur.” Ayrıntılarını Mustafa Esenlik’ten dinlediğimiz, içerisinde her türlü otomasyon aracının bulunduğu atölye, kurum bünyesindeki işletmelerden gelen genç mühendislerin buraya gelerek projelerinin pilotunu yapmalarına olanak sağlamaktadır. Genç mühendisler burada uzmanların desteğiyle projelerini olgunlaştırmakta ya da bilmedikleri konularda eğitim almaktadır. Arçelik ayrıca çalışanlarını dijital dönüşüme hazırlamak için teknik akademi eğitimleri de vermektedir.

IBPF 2017’de yer alan Geleceğin Akıllı Teknolojileri Oturumu’nun son konuşmacısı İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yülek oldu.

Prof. Yülek, “Türkiye’nin geleceği sanayide midir, hizmetlerde midir?“ sorusunun cevabını aradığı konuşmasında dünya ülkelerinden örneklerle katılımcılara geniş bir vizyon sundu.

PROF. DR. MURAT YÜLEK: HİZMET SEKTÖRÜ TÜM ÜLKELERDE İSTİHDAMIN KAYNAĞIDIR

“Hizmet sektörü bütün ülkelerde istihdamın kaynağıdır. Buna karşılık imalat sanayiinin istihdamı veya ürettiği katma değer toplamın içinde her zaman düşük veya aşağı doğru düşen bir haldedir. Peki, bu düşme trendindeyse sanayinin durumu ne olacak?” sorusunu soran Yülek, Kaldor Teorisi’ne göre bilgiler vererek konuşmasını şu cümlelerle sürdürdü:

“Bir taraftan bir kader olarak sanayii aşağılara düşmekte ve bu şekilde gidecek gibi görünüyor. Ama öteki taraftan sanayii hâlâ önemli olarak görünmektedir.” diyen Murat Yülek, katılımcılara sorular yönelterek interaktif bir şekilde rakamlarla sanayileşmiş ülke analizlerini ortaya koydu.

Rakamlarla yapılan değerlendirme sonucunda sanayiinin Türkiye’ye ekmek yedirebileceği ve büyümemizi artırabileceği yorumunu yapan Prof. Dr. Yülek, bu noktada “orta gelir tuzağı” kavramına dair de konuştu.

PROF. YÜLEK: ORTA GELİR TUZAĞINDAN KURTULUŞ SANAYİ POLİTİKALARINDADIR.

“Orta gelir tuzağını özetle tanımlarsak; ülke düşük gelir seviyesinde ise hızlı büyüyebiliyor. Ama 10-15 sene sonra kişi başı gelir 8-10 bin dolar olduğunda bir rehavet yaşanıyor ve büyümeler yatay hale geliyor. Bunun çözümü istihdamı çok olan hizmet sektörü olabilir. Ancak bunun da katma değeri yüksek değildir. Kurutuluş sanayi politikalarındadır. Yani devletin bu konuda yapabileceği şeyleri kapsayan politikalardır. Yeniden bir sanayii hamlesi gerekiyor.”

Sanayii hamlesini dört adımda detaylandıran Yülek bunları:

  1. Yurt dışından makine ithal etmek ve atıl işi gücünü fabrikalara sokarak verimli hale getirmek,

  2. Alınan makineleri verimli kullanır hale getirmek -ki bu kullandıkça sağlanır-. Bu adımın ara aşaması bunları tamir eder hale de gelebilmek,

  3. Kendisinin makine yapmaya başlaması. Bu ilk olarak mevcutları taklit etmek şeklinde olacaktır,

  4. Yenilikçi olmak, daha evvel olmayanı yapmaya çalışmak, şeklinde açıkladı.


Ülkemizin bu adımlarda bazı sektörlerde 3’ncü adımda, bazı sektörlerde 4’üncü adımda olsa da ağırlıklı olarak 2’nci adımda bulunduğumuza dikkat çeken Yülek, sanayileşmeyi insanıyla, yönetim tarzıyla, yurt dışına açılım tarzıyla bir kapasite inşası olarak görmemiz gerektiğinin altını çizdi.

“Bunun için de bir takım sanayi politikaları uygulanması gerekir.” diyen Yülek, konuşmasında son olarak şu sözleri kaydetti: “Nasıl bir sanayi politikası derseniz birincisi genel politikalardır, ne fabrikası kurarsan kur, yeter ki fabrika kur anlayışıyla hareket etmek. İkincisi ise 3-4 alan seçerek odaklanmış fabrikalar kurmaktır. Ayrıca üreterek öğrenme yöntemi kullanılmalıdır. Yenilikçilik, sanayii, teknoloji ve bilim politikaları çok iyi dizayn edilmelidir.”

Verilen kısa aranın ardından geçilen Geleceğin Akıllı Teknolojilerinde Milli Uygulamalar başlıklı oturumda Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kacır moderatörlüğünde Baykar Teknik Müdürü ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar’ı dinledik.

BAYKAR TEKNİK MÜDÜRÜ SELÇUK BAYRAKTAR: İSLÂM MEDENİYETİ ESKİDEN BERİ HAVACILIĞA VE UZAYA MERAKLIDIR.

Konuşmasına “İslâm medeniyeti havacılığa ve uzaya eskiden beri meraklıdır.” diyerek başlayan Selçuk Bayraktar bu alanda medeniyetimizdeki ilk denemelere yer vererek şu cümlelerle devam etti: “Dünyada kurulan ilk gözlemevlerinden bir tanesi Takuyiddin’in rasathanesidir. Uzayı ilk gözlemleyen medeniyetlerden bir tanesiyiz. O dönemde devlet kademesindeki bürokratların bazı olumsuz olayları rasathanenin varlığına bağlayıp padişahı etkilemeleri sebebiyle donanma tarafından bu rasathanenin yıkıldığını rivayet edilmektedir.

Havacılıkla uğraşan diğer bir âlim Lagari Hasan Çelebi’dir. İlk roket denemelerini yapan Hasan Çelebi’nin sonu da Kırım’a sürülmek olmuştur. 17’nci yüzyılda da yine Hezarfen Ahmet Çelebi kanatla uçmayı deneyen dünyada ilk insanlardan biridir, ancak o da Cezayir’e sürgün edilmiştir.”

SELÇUK BAYRAKTAR: CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA HAVACILIK ALANINDA BAĞIMSIZ GİRİŞİMLER ORTAYA KOYAN YATIRIMCILARIN ÖNÜ KESİLMİŞTİR

Tarihsel süreçteki Tomtaş Kayseri Uçak Fabrikası, Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ’ın çalışmalarına da değinen Bayraktar, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki bağımsız milli girişimlerin bir şekilde önünün kesildiğini belirtti.

Selçuk Bayraktar ilgiyle takip edilen konuşmasında şunları da kaydetti: “Biz dünyada havacılık doğarken ortaya çıkan ilk dalgayı yakalayan ülkelerden bir tanesiyiz. İlk yıllarında yer alsak da sonradan uzaklaştık havacılıktan. Basit motorlu, bezden gövdeli, en fazla birkaç kilometre uçabilen uçaklardan bugün sesin birkaç katı hızla gidebilen uçakların teknolojisi, insanoğlunun biriktirdiği 100 yıllık müktesebatla birlikte çok ileri bir noktaya gelmiş durumdadır.”

BAYRAKTAR: İNSANSIZ HAVA ARAÇLARIYLA TEKNOLOJİDE PARADİGMA KIRILIMI YAŞANMIŞTIR

İnsansız hava araçlarıyla birlikte teknolojide bir paradigma kırılımının yaşandığını belirten Bayraktar, bizim gibi havacılıkta geri kalmış ülkeler için bu teknolojideki paradigma kırılımlarının çok kritik olduğunu, bu kırılımın stratejik yerlerinden yakalama şansımızın doğduğuna işaret etti.

Baykar Makine büyük oranda askeri alanda istihbarat ve keşif amaçlı kullanılmakta olan insansız hava araçları çalışmalarına 2000’li yılların başında başlamıştır. Bu noktadan sonra ise Teknik Müdür Selçuk Bayraktar’dan başarı hikâyelerini dinlemeye başladık.

SELÇUK BAYRAKTAR: 2000’Lİ YILLARDA İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI SEKTÖRÜNDE DIŞA BAĞIMLILIĞI KIRMAK İÇİN YOLA ÇIKTIK

“Kendinizi korumak için en gelişmiş harp araçlarını alabilirsiniz. Ama şayet içindeki beyin sistemi size ait değilse tam olarak size ait olduğu söylenemez. Tam da 2000’li yıllarda bu motivasyonla, dışa bağımlılığı kırmak için yola çıktık.” diyen Bayraktar ve ekibinin tasarladığı ilk İHA’lar dışarıdan herhangi bir lisansa bağımlı olmayan, bağımsız ve milli ilk güdüm sistemine sahip uçaklardır. Aynı zamanda dışarıya ihraç edilen ilk uçağımız olan mini İHA’lardan şu an 200 adet TSK ve Emniyet envanterinde yer almaktadır.

Çok başarılı olan mini İHA’dan sonra büyük boyuttaki Bayraktar TB2 taktik İHA’lar üretilmeye başlanmış olup, bunlardan 18 adet TSK; 6 adedi de Emniyet Genel Müdürlüğü envanterinde yer almaktadır.

SELÇUK BAYRAKTAR: BİZİM YAPTIĞIMIZ BİLGİNİN İNŞA EDİLİP SAHADA KULLANILMASIDIR

Başarılarının temelinde özgün prensipler olduğunu ifade eden Selçuk Bayraktar bunlardan ilkini kimsenin kopyası olmayan, kendimize ait olanı üretmek olarak ortaya koydu. “İlk atılan uçak bu çekirdeği oluşturdu ve yıllar içinde kazanılan bilgi ile yapılan ilkti. Bizim yaptığımız bilginin inşa edilip sahada kullanılmasıdır. “ diyen Bayraktar, 2005’ten 2017’ye kadar inançla ve azimle hayata geçirdikleri stratejik anlamda bağımlı olmaktan kurtulma vizyonlarını katılımcılarla paylaştı.

SELÇUK BAYRAKTAR: GÖKYÜZÜ YALAN KABUL ETMEZ!

Sahip oldukları ilke ve değerlere de vurgu yapan Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti: “İlk anda kötü de olsa kendimize ait olsun dedik. Zira bu bilgi bize ait oldu mu bu bizi bağımsızlaştıran bir şeydir. Bir de özgün olması gerekiyor ama niye? Zaten birçok alanda geri kalmışsınız ve hep geriden geliyorsunuz. Tam olarak da işin ilk noktasında yer almadığınız için bilgiyi içselleştiremediğimizi düşünüyoruz. Gökyüzü yalan kabul etmez, ahlâkî olmak durumundasınız. Yaptığınız işin kalıcı olması için bu ilkeler şarttır. “Yapınca dünyanın en iyisini yaparız” diyebilecek özgüvene sahip olabilmeliyiz. Çekirdeğin en önemli parçaları bu ilkeler ve değerlerimizdir.”

Yaş ortalaması 30 olan 250 kişilik genç bir ekipten oluşan Baykar Makine ekip üyelerinin kimisi uçağın elektronik sistemini, kimi aerodinamik analizlerini yapıyor, kimi termal analizini, kimi mekanik aksamı, kimi güdüm sisteminin yazılımını tasarlıyor. Ve bu yapılan işlerin hepsi özgün çalışmalar olarak sunuluyor.

SELÇUK BAYRAKTAR: DAHA BÜYÜK İNSANSIZ UÇAKLAR VE JET UÇAĞI YAPMAYI HEDEFLİYORUZ

Gelecekteki projelerine de değinen Selçuk Bayraktar daha büyük İHA ve insansız jet uçağı yapmayı hedeflediklerini belirtti.

Baykar Teknik Müdürü ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar konuşmasında son olarak şunları kaydetti: “Baykar, ciddi bir başarı örneği olarak tek başına ortaya çıktı. Ama ülkemizin geleceği için bu gelişmelerin ekosistemini oluşturmamız gerekiyor.

BAYRAKTAR: ÜLKEMİZİN GÜÇLÜ GELECEĞİ MİLLİ TEKNOLOJİ HAMLESİNDEDİR.

Bir anlamda bu tohumların yeşermesini sağlayacak bir girişimimiz oldu. Milli İnsistem Teknoloji Mükemmeliyet Merkezi isminde bu sektördeki farklı uzmanlık alanlarını bir araya getiren, sosyal tesisinden havacılık enstitüsüne kadar dünyada emsali bulunmayan bir merkezi de kurmayı amaçlıyoruz. Evet, Baykar çıktı, ama bu yetmiyor, başlıca pek çok alanda atılımlar gerekli ve ülkemizin dünya arenasında temsil edilmesi gerekir. Biz inanıyoruz ki ülkemizin güçlü geleceği milli teknoloji hamlesinde ve bu kültürel dönüşümdedir.”

TÜRKİYE TEKNOLOJİ TAKIMI VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI FATİH KACIR: TÜM IBPF KATILIMCILARINI VAKFIMIZA DESTEK OLMAYA ÇAĞIRIYORUM.

Selçuk Bayraktar’ın konuşmasının ardından moderatör Fatih Kacır yönetim kurulu başkanı olduğu Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’nın çalışmalarına da kısaca değindi. Aralık 2016’da kurulan vakıf, üniversitelerimizde hali hazırda yer alan ulusal ve uluslararası yarışmalara hazırlanan teknoloji takımlarını desteklemeyi amaçlıyor. Şu ana kadar kendilerine başvuran 110 takım olduğunu belirten Kacır, olabildiğince her birine destek vermeyi hedeflediklerini söyledi. Bünyesinde “dene-yap” atölyeleri kuran vakıf, kuluçka ve hızlandırma merkezlerinde yeni girişimlere yer verecek. Odak oluşturup grup çalışmalarına imkân veren bu merkezlerde katılımcılara melek yatırımcı desteği de verileceğinin altını çizen Fatih Kacır, tüm IBPF katılımcılarını Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’na destek olmaya çağırdı.

IBPF 2017’nin kapanışında Kahoot uygulaması üzerinden ödüllü bir bilgi yarışması düzenlendi. Katılımcıların yoğun ilgisine mazhar olan yarışma sonucunda 3 katılımcıya akıllı telefon hediye edildi. Hediyeler Vakıf Başkanımız Bahattin Aydın Bey ve Sayın Sümeyye Erdoğan Bayraktar Hanımefendi tarafından kazananlara takdim edildi.

 

KONUŞMACILAR





Bahattin Aydın

BYV Mütevelli Heyeti Başkanı/Yıldız Holding Genel Müdür Yardımcısı

özkan

Prof. Dr. Mehmed Özkan

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü



Doç. Dr. Hasan Ali Çelik

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı

ihsan cafer elhan
İhsan Elhan

Elma Basım Yönetici Ortağı / BYV Kurucular Kurulu ve Mütevelli Heyeti Üyesi



Halil Aksu

GelecekHane Kurucusu



Mustafa Esenlik

Arçelik A.Ş. Üretim Teknolojileri Direktörü

2261 (2)

Prof. Dr Murat Yülek

İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi

BjLAjL68

Fatih Kacır

Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

selçuk bayraktar2

Selçuk Bayraktar

Baykar Teknik Müdürü / Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı